Nurettin Aslan
Köşe Yazarı
Nurettin Aslan
 

DEM PARTİ-ÖCALAN GÖRÜŞMESİNİN SATIR ARASI

TBMM’nin 28. Dönem 3. Yasama Yılı'nın açıldığı Ekim ayından bu yana, Kürt Sorunu konusunda akıl almaz şeylere tanık olduk. Ortalıkta ‘fol yok, yumurta yokken’ Devlet Bahçeli, Nobel Barış Ödülüne aday gösterilecek şekilde demeçler vermeye başladı. O kadar ileri laflar etti ki; “Öcalan gelsin, DEM Parti Grup Toplantısı’nda konuşsun, örgütüne silah bıraktırsın, örgütü dağıttığını açıklasın. DEM’liler İmralı’ya gidip kendisiyle görüşsün” dedi. İki aylık bir oyalamadan sonra, 28 Aralık günü, RoboskiKatliamı yıldönümünde, DEM’li Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder (ikisi de ‘Çözüm Süreci’nde İmralı ile görüşen heyet üyesi) ‘Koster kazası’ yaşamadan Öcalan’la görüştüler.Bugün de DEM heyeti, yedi başlıkta Öcalan ile görüşmelerinin özetini kamuoyuna açıkladılar. Açıklamanın ikinci paragrafındaki ‘Ortadoğu ve Türkiye’de yaşanan son gelişmelerin değerlendirildiği görüşmede Sayın Öcalan dayatılan karanlık gelecek senaryolarına karşı pozitif çözüm önerileri sunmuştur’ kısmının açılımı, sanırım Cumhurbaşkanı’na, SDG’ye ve PKK yönetimine yazılan ve muhtemelen ‘editörlerce’ gözden geçirilecek mektuplardadır. Artık, mektupların yerine ulaştırılmasında sorun yaşanmaz, DEM’liler de hapis korkusu yaşamaz. Muhtemelen mektuplar resmi kanallardan muhataplara ulaşır. Açıklamadan anladığım; Öcalan ‘sorunu çözmek istiyorsanız, asıl muhatap benim. Benim dışımda kimse ile bu sorunu çözemezsiniz. Hele de Demirtaş falan bu işe karışmasın. Suriye benim sözüme bakar. Siyasi partilerin de gönlünü alın, inisiyatif vermeyin. Pazarlık bugünden yarına bitmez. TBMM bile başat aktör değildir. Bu iş ABD-AB ve benzerlerinin müdahalesiyle olmaz. Türkiye (Devlet) kazançlı çıkmak istiyorsa, benimle anlaşmak zorunda.’ İmralı Notlarını okumuş biri olarak, Öcalan’ın ruh halini az çok kestirebiliyorum. Esad düştükten sonra, Öcalan’ın ‘devlet’ ile çok sıkı mesai yaptığını, ana noktalarda anlaşma sağladıklarını, DEM’lilere de anlaşma sonrası görüş izni verildiğini sanıyorum. Kandil yönetiminin Öcalan’ı ‘esir’ saydığı da herkesçe malum. Suriye’deki PYD’lilerin ‘Öcalan’ı sevmelerine’ rağmen, bölgedeki politik gerçeklikleri göz ardı etmeyeceklerini, ABD-İngiltere-AB-Irak Kürt Yönetimi ve İran ile ilişkilerini yeni koşullara göre dizayn edeceğini düşünüyorum. Öcalan’ın ‘kazan-kazan’ oyununun benzerini Suriye Kürtleri, bölgede rol dağıtanlarla oynayacaklar. Çözüm Sürecinde taraflar, Öcalan ve Türkiye idi. O zaman, Kandil, Öcalan’a daha duygusal, namus meselesi gibi bakıyordu. Günümüzde aktörler çoğaldı. Son iki ayda ‘dayatılan karanlık senaryolar’ı merak ediyorum.  Kazan-kazan oyununda, AKP-MHP İktidarının herkesçe bilinen ‘gizli’ hesabına gelince; Öcalan kanalıyla, havuç-sopa oyunu oynayarak, bir yandan DEM Parti’ye; ‘ya rahat politika yapar, bölgede rahat çalışırsın. Kayyum olayları bir daha olmaz (bu söze nasıl güvenilecekse), Demirtaş ve benzerlerini de unuttururuz, siz de rahatlarsınız. Karşılığında da bir kez daha Cumhurbaşkanlığı adaylığı değişikliği için yapılacak anayasa değişikliğine evet dersiniz, ya da… yani, kırk katır mı, kırk satır mı? Öcalan’ın Suriye Kürtleri üzerindeki etkisini bilen ‘devlet’, ev hapsi, Suriye’de Kamışlı çevresinde küçük bir bölgede, sözde bir otonom yönetim gibi önerilerle de gitmiş olabilir. İki tarafta kozların kendi elinde olduğu düşüncesinde, gerekirse birbirlerine rest çekebilirler. Bu görüşmeler iki tarafça da kayıt altına alınıyordur. Biliyorum ki, devlet her şeyi arşivine kaydeder, günü gelince de açıklar. Buldan ve Önder, dayatılanları açıklamazlarsa; devlet açıklar. Yazıyı bir poker fıkrasıyla bitireyim. Masada dört kişi poker oynuyor, ortada para çok. Oyun kurucunun elinde beş benzemez kâğıt, rakiplerin birinde de floş royal. Rakip güvenle kağıtları masaya diziyor ve floş royal diyor, ellerini paralara uzatıyor. Oyun kurucu da beş benzemezini açıyor ve trilingen diyor, paraları alıyor. Oyun devam ediyor, aynı kare, son el, bu sefer beş benzemez kâğıt, önceki elde floş yakalayanda, oyun kurucuda da floş royal. Restleşiyorlar. Oyun kurucu elini açıyor ve floş diyor. Rakip, beş benzemezi masaya dizip, trilingen diyor. Oyun kurucu parayı kendine alıyor ve ‘bir oyunda, trilingen bir defa olur’ diyor.  Anlayana…
Ekleme Tarihi: 30 Aralık 2024 - Pazartesi
Nurettin Aslan

DEM PARTİ-ÖCALAN GÖRÜŞMESİNİN SATIR ARASI

TBMM’nin 28. Dönem 3. Yasama Yılı'nın açıldığı Ekim ayından bu yana, Kürt Sorunu konusunda akıl almaz şeylere tanık olduk. Ortalıkta ‘fol yok, yumurta yokken’ Devlet Bahçeli, Nobel Barış Ödülüne aday gösterilecek şekilde demeçler vermeye başladı. O kadar ileri laflar etti ki; “Öcalan gelsin, DEM Parti Grup Toplantısı’nda konuşsun, örgütüne silah bıraktırsın, örgütü dağıttığını açıklasın. DEM’liler İmralı’ya gidip kendisiyle görüşsün” dedi.

İki aylık bir oyalamadan sonra, 28 Aralık günü, RoboskiKatliamı yıldönümünde, DEM’li Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder (ikisi de ‘Çözüm Süreci’nde İmralı ile görüşen heyet üyesi) ‘Koster kazası’ yaşamadan Öcalan’la görüştüler.Bugün de DEM heyeti, yedi başlıkta Öcalan ile görüşmelerinin özetini kamuoyuna açıkladılar.

Açıklamanın ikinci paragrafındaki ‘Ortadoğu ve Türkiye’de yaşanan son gelişmelerin değerlendirildiği görüşmede Sayın Öcalan dayatılan karanlık gelecek senaryolarına karşı pozitif çözüm önerileri sunmuştur’ kısmının açılımı, sanırım Cumhurbaşkanı’na, SDG’ye ve PKK yönetimine yazılan ve muhtemelen ‘editörlerce’ gözden geçirilecek mektuplardadır. Artık, mektupların yerine ulaştırılmasında sorun yaşanmaz, DEM’liler de hapis korkusu yaşamaz. Muhtemelen mektuplar resmi kanallardan muhataplara ulaşır.

Açıklamadan anladığım; Öcalan ‘sorunu çözmek istiyorsanız, asıl muhatap benim. Benim dışımda kimse ile bu sorunu çözemezsiniz. Hele de Demirtaş falan bu işe karışmasın. Suriye benim sözüme bakar. Siyasi partilerin de gönlünü alın, inisiyatif vermeyin. Pazarlık bugünden yarına bitmez. TBMM bile başat aktör değildir. Bu iş ABD-AB ve benzerlerinin müdahalesiyle olmaz. Türkiye (Devlet) kazançlı çıkmak istiyorsa, benimle anlaşmak zorunda.’

İmralı Notlarını okumuş biri olarak, Öcalan’ın ruh halini az çok kestirebiliyorum. Esad düştükten sonra, Öcalan’ın ‘devlet’ ile çok sıkı mesai yaptığını, ana noktalarda anlaşma sağladıklarını, DEM’lilere de anlaşma sonrası görüş izni verildiğini sanıyorum. Kandil yönetiminin Öcalan’ı ‘esir’ saydığı da herkesçe malum. Suriye’deki PYD’lilerin ‘Öcalan’ı sevmelerine’ rağmen, bölgedeki politik gerçeklikleri göz ardı etmeyeceklerini, ABD-İngiltere-AB-Irak Kürt Yönetimi ve İran ile ilişkilerini yeni koşullara göre dizayn edeceğini düşünüyorum. Öcalan’ın ‘kazan-kazan’ oyununun benzerini Suriye Kürtleri, bölgede rol dağıtanlarla oynayacaklar. Çözüm Sürecinde taraflar, Öcalan ve Türkiye idi. O zaman, Kandil, Öcalan’a daha duygusal, namus meselesi gibi bakıyordu. Günümüzde aktörler çoğaldı. Son iki ayda ‘dayatılan karanlık senaryolar’ı merak ediyorum. 

Kazan-kazan oyununda, AKP-MHP İktidarının herkesçe bilinen ‘gizli’ hesabına gelince; Öcalan kanalıyla, havuç-sopa oyunu oynayarak, bir yandan DEM Parti’ye; ‘ya rahat politika yapar, bölgede rahat çalışırsın. Kayyum olayları bir daha olmaz (bu söze nasıl güvenilecekse), Demirtaş ve benzerlerini de unuttururuz, siz de rahatlarsınız. Karşılığında da bir kez daha Cumhurbaşkanlığı adaylığı değişikliği için yapılacak anayasa değişikliğine evet dersiniz, ya da… yani, kırk katır mı, kırk satır mı?

Öcalan’ın Suriye Kürtleri üzerindeki etkisini bilen ‘devlet’, ev hapsi, Suriye’de Kamışlı çevresinde küçük bir bölgede, sözde bir otonom yönetim gibi önerilerle de gitmiş olabilir.

İki tarafta kozların kendi elinde olduğu düşüncesinde, gerekirse birbirlerine rest çekebilirler. Bu görüşmeler iki tarafça da kayıt altına alınıyordur.

Biliyorum ki, devlet her şeyi arşivine kaydeder, günü gelince de açıklar. Buldan ve Önder, dayatılanları açıklamazlarsa; devlet açıklar.

Yazıyı bir poker fıkrasıyla bitireyim.

Masada dört kişi poker oynuyor, ortada para çok. Oyun kurucunun elinde beş benzemez kâğıt, rakiplerin birinde de floş royal. Rakip güvenle kağıtları masaya diziyor ve floş royal diyor, ellerini paralara uzatıyor. Oyun kurucu da beş benzemezini açıyor ve trilingen diyor, paraları alıyor. Oyun devam ediyor, aynı kare, son el, bu sefer beş benzemez kâğıt, önceki elde floş yakalayanda, oyun kurucuda da floş royal. Restleşiyorlar. Oyun kurucu elini açıyor ve floş diyor. Rakip, beş benzemezi masaya dizip, trilingen diyor. Oyun kurucu parayı kendine alıyor ve ‘bir oyunda, trilingen bir defa olur’ diyor. 

Anlayana…

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.