Nurettin Aslan
Köşe Yazarı
Nurettin Aslan
 

DEMOKRATİK TOPLUM İÇİN BARIŞ ÇAĞRISI

Çerkes/Oset birine ne durumda olduğunu öğrenmek için, ’nasılsın’ diye sorduğunuzda, alacağınız yanıt genellikle ‘duririm’ şeklindedir. ‘Son görüştüğümüz gibiyim, bende bir değişiklik yok’ demek istiyor. İmralı-İktidar-Bahçeli-PKK-Demirtaş ve barış karşıtlarının durumunu irdelemek gereği duydum. Bakalım, durdukları yerde ‘durir’ler mi… İmralı Cezaevi'nden DEM Parti Heyetiyle yaptığı üçüncü görüşme sonrası Demokratik Toplum için Barış Çağrısı yapan Öcalan’ın mektubu Kürtçe ve Türkçe okundu. Kürtçe-Türkçe-Arapça ve İngilizce olarak kamuoyuna servis edildi. Öcalan’ın mektubu, 2013 Nevroz'unda, Diyarbakır’da okunan mektubuyla çakışıyor. Son mektupta, ek olarak, ‘örgütün bütün birimleri olarak silahları bırakın, kongrenizi toplayın ve örgütü feshedin’ diyor. Mektubun öz kısmı da Sırrı Süreyya Önder’in sözlü aktardığı ‘demokratik hakların sağlanması ve sivil siyasetin önünün açılması’ bölümüydü. Yani, A. Öcalan, 2013’te durduğu yerde durir. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, geçenlerde geçirmiş olduğu sağlık sorunu nedeniyle Devlet Bahçeli’ye ‘geçmiş olsun’ telefonu etmişti. Bahçeli de 28 Şubat tarihinde yanıtında, ‘…durduğum yerdeyim. Kürt kardeşlerimle kucaklaşacağız…’ demiş. Yani, Devlet Bahçeli, Ekim ayında çağrı yaptığı yerde durir. Edirne Cezaevi'nde tutulan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Öcalan’ın çağrısı üzerine "Sürecin başarıyla sonlanması için elimden geleni yapacağım, sürece katkı koyacağım" dedi. Yıllardır, bedel ödeyerek, ‘şahin’lere karşı ‘Barış Güvercini’ konumunu ısrarla-inatla sürdüren Demirtaş’ta durduğu yerde durir. 6 Ocak 2025 tarihinde, MHP Hukuk İşlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın değiştirilmesini istediği anayasa ve infaz yasası ile ilgili basına yaptığı açıklama gözlerden kaçtı. Yıldız, ‘İnfaz Yasası’nda kapsamlı bir değişiklik yapılmalı… dini, inancı, partisi, suçu ne olursa olsun, hasta ve yaşlı kişilerin infazları Adli Tıp Raporu çerçevesinde ertelenmelidir… Hukuk evrenseldir… Adalet herkes için eşit uygulanmalıdır…’ Bu demeci, Sırrı Süreyya’nın okuduğu Öcalan’ın mektubunda yazılı olmayan bölümden bağımsız düşünemeyiz. Demem o ki, MHP Yönetimi de tabanlarına rağmen, durduğu yerde durir. AKP’ye gelince, her zaman yaptığını yapıyor. Olumsuz bir durumda, ‘haberim yok’ diyecek, ‘suç’u birine atacak. AKP’de durduğu yerde durir. Yerinde dur(a)mayacaklar olmayacaklar mı, arı kovanına çomak sokmaya çalışanlar yok mu, var elbet. MHP’den ‘kopacak’ seçmene göz diken İYİ Parti; Zafer Partisi; mektubun Kürtçe okunduğu sırada canlı yayın yapan, kendini solda gösteren bir televizyon sunucusunun ‘…burası Türkiye Cumhuriyeti, burada Türkçe'den başka dil konuşulamaz’ temsil ettiğini düşündüğü kesim gibi kavgadan-kandan medet umanları ciddiye almamak gerek. Öcalan’ın da kopyaladığı gibi, olumsuz her şeye-her kesime rağmen, Cumhuriyet'in ikinci yüzyılını demokrasi ile taçlandırmalıyız. Burada, Sayın Devlet Bahçeli için bir parantez açma gereği duydum. Ne oldu da Bahçeli ‘barış-kardeşlik’ için adım attı: Kürt Sorunu, sadece Türkiye’nin sorunu değil. Bölgemizin tamamını ilgilendiren uluslararası bir sorun. Birçok mahfilde (ABD-AB-Rusya vs.) sorun tartışılıyor-konuşuluyorsa; yok sayamazsınız. Tartışanlar, çözümü de ‘kendi çıkarları’ doğrultusunda arayışa girer; sınırları kendilerine göre (tıpkı 1. Dünya Savaşı sonrası Ortadoğu’da devlet sınırlarını çizdikleri gibi) çizeceklerdir. BOP, yani ABD’nin 'Kuzey Afrika ve Ortadoğu Projesi'nin nihai amacı gibi. Sayın Bahçeli’nin durumu fark ettiğini, ‘sorunu kendi aramızda çözmeliyiz’ durumuna gelerek, haklı bir şekilde ön aldığını düşünüyorum. Tıpkı, 1975 yılında, İspanya’da Franco sonrasında kral seçilen Juan Carlos’un ülkesindeki BASK Sorununu demokratik yoldan çözmek için elini taşın altına koyduğu gibi, ön aldığı gibi. Süreçte, Bahçeli’nin ve Demirtaş’ın tavırlarını çok önemsiyorum. Demirtaş’ın dediği gibi, süreci desteklemek, AKP iktidarını desteklemek değildir. Onun hesabı sandıkta sorulur. İspanya’da, BASK sorununun demokratik çözümü konusunda, iktidarla iş birliği yapan PSOE (İspanya Sosyalist İşçi Partisi), demokratik anayasanın halk tarafından %94.4 gibi bir oyla kabulünden dört yıl sonra, (ETA’nın bir kanadı ve iktidarı kaybetmek istemeyen Franco artıklarına rağmen) tek başına iktidar oldu. Darısı bizim başımıza.
Ekleme Tarihi: 01 Mart 2025 - Cumartesi
Nurettin Aslan

DEMOKRATİK TOPLUM İÇİN BARIŞ ÇAĞRISI

Çerkes/Oset birine ne durumda olduğunu öğrenmek için, ’nasılsın’ diye sorduğunuzda, alacağınız yanıt genellikle ‘duririm’ şeklindedir. ‘Son görüştüğümüz gibiyim, bende bir değişiklik yok’ demek istiyor.

İmralı-İktidar-Bahçeli-PKK-Demirtaş ve barış karşıtlarının durumunu irdelemek gereği duydum. Bakalım, durdukları yerde ‘durir’ler mi…

İmralı Cezaevi'nden DEM Parti Heyetiyle yaptığı üçüncü görüşme sonrası Demokratik Toplum için Barış Çağrısı yapan Öcalan’ın mektubu Kürtçe ve Türkçe okundu. Kürtçe-Türkçe-Arapça ve İngilizce olarak kamuoyuna servis edildi. Öcalan’ın mektubu, 2013 Nevroz'unda, Diyarbakır’da okunan mektubuyla çakışıyor. Son mektupta, ek olarak, ‘örgütün bütün birimleri olarak silahları bırakın, kongrenizi toplayın ve örgütü feshedin’ diyor. Mektubun öz kısmı da Sırrı Süreyya Önder’in sözlü aktardığı ‘demokratik hakların sağlanması ve sivil siyasetin önünün açılması’ bölümüydü.

Yani, A. Öcalan, 2013’te durduğu yerde durir.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, geçenlerde geçirmiş olduğu sağlık sorunu nedeniyle Devlet Bahçeli’ye ‘geçmiş olsun’ telefonu etmişti. Bahçeli de 28 Şubat tarihinde yanıtında, ‘…durduğum yerdeyim. Kürt kardeşlerimle kucaklaşacağız…’ demiş.

Yani, Devlet Bahçeli, Ekim ayında çağrı yaptığı yerde durir.

Edirne Cezaevi'nde tutulan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Öcalan’ın çağrısı üzerine "Sürecin başarıyla sonlanması için elimden geleni yapacağım, sürece katkı koyacağım" dedi. Yıllardır, bedel ödeyerek, ‘şahin’lere karşı ‘Barış Güvercini’ konumunu ısrarla-inatla sürdüren Demirtaş’ta durduğu yerde durir.

6 Ocak 2025 tarihinde, MHP Hukuk İşlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın değiştirilmesini istediği anayasa ve infaz yasası ile ilgili basına yaptığı açıklama gözlerden kaçtı. Yıldız, ‘İnfaz Yasası’nda kapsamlı bir değişiklik yapılmalı… dini, inancı, partisi, suçu ne olursa olsun, hasta ve yaşlı kişilerin infazları Adli Tıp Raporu çerçevesinde ertelenmelidir… Hukuk evrenseldir… Adalet herkes için eşit uygulanmalıdır…’ Bu demeci, Sırrı Süreyya’nın okuduğu Öcalan’ın mektubunda yazılı olmayan bölümden bağımsız düşünemeyiz.

Demem o ki, MHP Yönetimi de tabanlarına rağmen, durduğu yerde durir.

AKP’ye gelince, her zaman yaptığını yapıyor. Olumsuz bir durumda, ‘haberim yok’ diyecek, ‘suç’u birine atacak. AKP’de durduğu yerde durir.

Yerinde dur(a)mayacaklar olmayacaklar mı, arı kovanına çomak sokmaya çalışanlar yok mu, var elbet. MHP’den ‘kopacak’ seçmene göz diken İYİ Parti; Zafer Partisi; mektubun Kürtçe okunduğu sırada canlı yayın yapan, kendini solda gösteren bir televizyon sunucusunun ‘…burası Türkiye Cumhuriyeti, burada Türkçe'den başka dil konuşulamaz’ temsil ettiğini düşündüğü kesim gibi kavgadan-kandan medet umanları ciddiye almamak gerek.

Öcalan’ın da kopyaladığı gibi, olumsuz her şeye-her kesime rağmen, Cumhuriyet'in ikinci yüzyılını demokrasi ile taçlandırmalıyız.

Burada, Sayın Devlet Bahçeli için bir parantez açma gereği duydum. Ne oldu da Bahçeli ‘barış-kardeşlik’ için adım attı:

Kürt Sorunu, sadece Türkiye’nin sorunu değil. Bölgemizin tamamını ilgilendiren uluslararası bir sorun. Birçok mahfilde (ABD-AB-Rusya vs.) sorun tartışılıyor-konuşuluyorsa; yok sayamazsınız. Tartışanlar, çözümü de ‘kendi çıkarları’ doğrultusunda arayışa girer; sınırları kendilerine göre (tıpkı 1. Dünya Savaşı sonrası Ortadoğu’da devlet sınırlarını çizdikleri gibi) çizeceklerdir. BOP, yani ABD’nin 'Kuzey Afrika ve Ortadoğu Projesi'nin nihai amacı gibi. Sayın Bahçeli’nin durumu fark ettiğini, ‘sorunu kendi aramızda çözmeliyiz’ durumuna gelerek, haklı bir şekilde ön aldığını düşünüyorum.

Tıpkı, 1975 yılında, İspanya’da Franco sonrasında kral seçilen Juan Carlos’un ülkesindeki BASK Sorununu demokratik yoldan çözmek için elini taşın altına koyduğu gibi, ön aldığı gibi.

Süreçte, Bahçeli’nin ve Demirtaş’ın tavırlarını çok önemsiyorum.

Demirtaş’ın dediği gibi, süreci desteklemek, AKP iktidarını desteklemek değildir. Onun hesabı sandıkta sorulur.

İspanya’da, BASK sorununun demokratik çözümü konusunda, iktidarla iş birliği yapan PSOE (İspanya Sosyalist İşçi Partisi), demokratik anayasanın halk tarafından %94.4 gibi bir oyla kabulünden dört yıl sonra, (ETA’nın bir kanadı ve iktidarı kaybetmek istemeyen Franco artıklarına rağmen) tek başına iktidar oldu.

Darısı bizim başımıza.

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami chat omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat plastik çember