Ülke Politikaları Vakfı’nın Modern Hukuk ve Yargının Siyasallaşması Paneli
Moderatörlüğünü İBB CHP Meclis Grup Başkanvekili Av. Ülkü İnanlı Sakalar’ın yaptığı panelde, açılış konuşmasını ÜPV Yönetim Kurulu Başkanı Av. Doğan Subaşı, Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı, TBB ve İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel yaptı.
Doğan Subaşı, vakıf olarak Türkiye’nin mevcut potansiyellerini, ekonomik, siyasi potansiyellerini açığa çıkarmak ve bunları Türkiye’nin sosyal, kültürel ve siyasi yaşamına bir katkı olarak sunan bir zemin olma amacında olduklarını ifade ederek, ÜPV’yi değişik fikirlerin kendini saygın bir zeminde ifade edebileceği bir yer olarak tanımladı.
ÜPV Başkanı Subaşı bu doğrultuda, Türkiye’nin ikinci yüz yılına ilişkin devletin siyasi yapısını, ekonomik yapısını, dış politika yapısını ve güvenlik politikalarını analiz eden çeşitli etkinlikler yaptıklarını ifade etti.
Subaşı 2024 sonrası kendisinin de ÜPV’deki ikinci döneminde de, “Yeni iktidar neler yapmalı konusunda, bir sivil toplum örgütü olmanın mütevaziliği içerisinde hareket ederek, siyasal karar vericilere, siyasi partilere, siyasal liderlere birtakım bilgi, yorumlar politikalar sunmaya çalışıyoruz” dedi.
Doğan Subaşı konuşmasının sonunda sabah erken saatlerde gözaltına alınan CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Cem Aydın’ı hatırlattı ve “Hesabınızı ilçe başkanlarıyla, belediye başkanlarıyla görmeyeceksiniz, liderlerimizle göreceksiniz, siyasetçilerin hesaplaşması sandıkta olur, o hesaplaşmayı sandıkta yapacaksınız” dedi.
Subaşı’nın ardından konuşan Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı, “Yargının siyasallaşması ne demektir, modern hukuk anlayışı çerçevesinde bu nasıl yorumlanabilir, bunun hukuk devleti ve demokrasi kavramlarıyla ilişkisi nedir bunları tartışacağız. Tartışacağımız konunun özü aslında adalet kavramı olacak. Adalet duygusu adalet arayışı insanları diğer canlılardan ayıran en temel unsurların başında gelir. İnsanoğlu dünya tarihi boyunca hakça bir düzeni nasıl kuracağını tartışmış, bu uğurda büyük mücadeleler vermiş, büyük bedeller ödemiştir” dedi.
Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise, yargının siyasallaşmasının insanların hayatlarına mal olduğu gibi daha tehlikeli bir boyutunun da olduğunu söyleyerek, “Devlet hepimiz için en büyük çatı, en büyük güvence. Yargının siyasallaşması devletin varlığını da tehlikeye atar. İktidarların sınırsız güç kullanmasını önleyecek, hukukun üstünlüğünü sağlayacak olan yegâne kuvvet bağımsız yargının varlığıdır. Yargının bağımsızlığına son verir, yargıyı iktidarın bir parçası haline getirirseniz ortada hukuk devleti kalmaz, kurallar önemini yitirir, kurumlar yozlaşmaya ve çürümeye başlar. Tüm dünyada otoriter rejimlerin yaptığı tam da budur. Kontrolsüz güç ve onun yol açtığı derin kurumsal çürümeler. Kendisini milli iradenin tek temsilcisi kabul eden, yargıyı ayrı ve bağımsız bir kuvvet olarak görmeyen bir iktidarın, modern devlet anlayışında yeri yoktur. Böyle bir iktidar modelinin cumhuriyetimizin temel ilke ve idealleri içerisinde de yeri yoktur. Türkiye bugün ne yazık ki yargının siyasallaşması kavramını bile ifade etmekte yetersiz kalacağı bir noktaya gelmiştir” dedi.
“Yargıyı bir kişinin, bir partinin çıkarlarına uygun sonuçlar üreten güdümlü bir mekanizmaya dönüştürme çabası büyük ölçüde ne yazık ki amacına ulaşmıştır. Çok yakın geçmişte Ergenekon davalarıyla, 2010 Anayasa referandumundaki yargı düzenlemeleriyle başlayan bir süreçtir bu” diyen İmamoğlu, “Bugün artık bağımsız yargı can çekişmektedir. İnsanların eşit olduğu ve kendisini güvence altında hissettiği o kutsal yerini kaybetmektedir” dedi.
Ekrem İmamoğlu “İktidarın siyasal amaçlarla yargıyı nasıl tahakküm altına aldığını gösteren en açık, en pervasız örneklerden biri 2019 yerel seçimleri sonrası yaşananlardır. Ne yazık ki o dönem yaşananlar, o günden bugüne İstanbul’da yaşanmaya devam etmektedir. Onlar kaybedince seçimler, yargı organları, hatta millet şaibeli hale geliyor ve bunu pervasızca söylemekten de imtina etmiyorlar. Ne olursa olsun, her koşulda onlar kazanacak, ne olursa olsun koltuk onlara ait, onların malı mülkü. Her şey onların. Bizim bildiğimiz bir tek yüzüktü onların, şimdi her şey onların” dedi.
İmamoğlu, “Şimdi heybeden bahsediyor. Yargıya nasıl hâkim olduğunu, ona nasıl her şeyin bilgi olarak aktığını pervasızca paylaşıyorlar. Bundan daha somut bir delil olamaz. Yargının siyasallaşması soyut bir kavram değil şu anda, hayatın bir parçası haline gelmiştir.
Bu millet sizi silip atacak, başka kurtuluş yok. Önümüzdeki seçimi bugünden kurgulamaya, milletin iradesini baskı altına almaya çalıştıkları nettir. Bağımsız yargıyı kuramazsak ekonomik, siyasi hiçbir sorunumuzu çözemeyiz. Bugün siyasetçilere yapılan şafak baskınlarını yarın iş adamlarına yaparlar. Sakın sanmasın kimse ki bana olmaz. Geçmişte örnekleri de var. Kimse sanmasın ki bu İmamoğlu'nun, CHP'nin meselesidir. Bu mesele beka meselesidir” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel de, Ülke Politikaları Vakfı’nı Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurumsal olarak en üst düzeyde sahiplendiği bir vakıf olduğunu söyledi ve ÜPV’nin böyle bir başlıkla kendilerini oldukça zaman önce bu toplantıya çağırdığını, bugün bu toplantının kendisine Levent Kırca’nın ‘Olacak O Kadar’daki meşhur şarkısında ‘Tam yerine denk geldi, manzara koydu’ sözlerini hatırlattığını ifade edip, Ülke Politikaları Vakfı’nın düzenlediği panel için de, “Bugün tam yerine denk geldi, manzarayı ortaya koydu. Bugünün konusu bu. Hakimler, savcılar, devlet memurları bir iktidar partisinin memuru haline geldiğinde yargı siyasallaştığında ne olduğunu hep birlikte yaşıyoruz” dedi.
Panel daha sonra Av. Turgut Kazan, CHP Grup Başkanvekili Doç. Dr. Av. Gökhan Günaydın, Prof. Dr. Av. Hasan Sınar ve gazeteci Nur Batur'un "Modern Hukuk ve Yargının Siyasallaşması" konusundaki değerlendirmeleriyle devam etti.