Özgür Özel: Seçimlere hazırız
Belediye şirketlerine ait SGK ve vergi borçlarının, belediye gelirlerinden kesilmesine yönelik Cumhurbaşkanlığı Kararı hakkında, “Belediyeler SGK ve vergi borçlarını düzenli ödemeli. En çok AK Partili belediyeler olmak üzere geçmişte ‘Nasılsa af çıkacak’ diye hiç ödememişler. Yemeği AK Parti yemiş, ‘Hesabı CHP ödesin’ diyorlar. Biz de diyoruz ki ‘Faizleri silin, yapılandırma verin, aydan aya ödeyelim.’ Ama bunlar diyor ki ‘Belediyeye yollanan İller Bankası ödeneğinden keseceğiz.’ Amaçları belediyeleri iş yapamaz hale getirmek. Birikmiş devasa borçlardan bugünkü başkanlar sorumlu değil. Bizim suçumuz belediyeleri AK Parti ile MHP’nin elinden almış olmak. Parayı belediyeden alınca, çalışanları hizmet edemez hale getirerek halkı cezalandırıyor. Erdoğan diyor ki ‘Kardeşim belediye bende olsaydı tıkır tıkır çalışacaktı. Verdin CHP’ye. Belediye çalışıyor, keseyim paranızı da gör bak.’ Kime ceza veriyor? Afyon, Kastamonu, Kilis halkına veriyor. Seçim sonucunu hazmedememişler, çirkinleşiyorlar” dedi.
Özel'in konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
KREŞLERİ KAPATMAYA KADAR GÖZÜ DÖNMÜŞ
Halk ekmek gibi mama alamayan aileler için Halk Mama Fabrikası kuruluyor, bu örneği de bütün Türkiye’de de çoğaltacağız. Acayip olumlu işler yapılıyor. Bunu tabii biz görüyoruz, ben gördüğümde keyfim yerine geliyor. Ama Tayyip Bey de görüyor. Ve gördüler bunu, harekete geçtiler. Bir bütün planın bir parçası bu. Şimdi anlatacağım bu da dün gece Selçuk’ta yaşanan da ya da Cumhuriyet Halk Partisi’nin belediyelerinin kreşlerini kapatmaya kadar gözü dönmüş ve halkın vicdanından iki gün önce dönen mesele de aynı şeyler. CHP’nin başarısından bakıyorlar, memnuniyet nereden geliyor diye. Örneğin İstanbul’da anne kart. Dört yaşına kadar çocuğu olanlara anne kart veriyor, o anne kartla zaten çocuk doğduğunda bir hoş geldin bebek paketi ile gidiyorlar ve ziyaret ediyorlar. Sosyal yardım lazımsa yapıyorlar. Anne kart, çocuk dört yaşına gelene kadar çocuğa, annesine, yanındaki çocuklarına ücretsiz seyahat hakkı veriyor. Dışarıdan bakınca önce anlayamıyor insan. Bir anne kart neden önemli bu kadar? Neden önemli biliyor musun? Kadın evden çıkacak, çocuk var çıkamıyor. Yakında bir kreş de yoksa o anne kartla ücretsiz nerede bir yakını varsa, kendi annesine, kayınvalidesine, kardeşine, eşine dostuna gidiyor, çocuğunu emanet ediyor ve belki bir gündelik işe gidiyor. Boğazına ekmek götürmek için bir çaba içine giriyor. Hiçbir şey olmasa evde soba yakmıyor, evde doğalgaz yakmıyor, gittiği yerde yakıyor ki oradan tasarruf ediyor. İnsanlar açısından bu kadar önemli bir mevzu bu. Anne kart en beğenilen uygulama. İkinci sırada kreşler geliyor. Bunlar oturdular, düşündüler taşındılar. Dediler ki ‘Biz bu hizmetlere mani olacağız.’ Zaten işin karar verme noktasındaki bence yaptıkları tarihi hata da bu. Oysa şunu yapmalılar da demiyorlar ki ‘Sayın Cumhurbaşkanım bu arkadaşlar bu işi doğru yapıyorlar, gelin biz bunları ellerinden alalım ama şöyle alalım. Her mahalleye biz bir kreş açalım’ deseler, bütün millet faydalanacak ve o zaman gerçek bir rekabet olacak. O zaman CHP’nin belediye kreşi ile devletin her mahalleye açtığı kreşi karşılaştırırlar, biz de zaten düzgün kreşler açıyorlarsa yeni kreşler açmayı bırakırız, ‘Devlet yapıyor’ deriz, ihtiyaç olan yere gideriz. Böyle diyeceklerine ‘Efendim niye böyle yapıyoruz biz? Nasıl 65 yaş üstüne ücretsiz ulaşım var, yeni bebeği olanlara da yedi yaşına kadar biz ücretsiz ulaşım verelim bütün Türkiye’de’ deseler, bu başka, bu rekabet. Ama şimdi yaptıkları millete husumet.
BELEDİYELERİMİZİ ÇALIŞAMAZ HALE GETİRMEK İSTİYORLAR
Ne yapıyorlar biliyor musunuz? Kreş var, ‘Kreşleri kapatalım efendim CHP’nin işine yarıyor.’ ‘Efendim CHP belediyeciliği çok iyi hizmetler yapıyor’. ‘Ne yapıyor CHP belediyeleri?’ ‘Bunu, bunu, bunu’. ‘Nasıl yapıyorlar?’ ‘Efendim bu adamlar ihaleleri şeffaf yapıyorlar, eşi dostu kayırmıyorlar, mümkün olduğu kadar en ekonomik şekilde yapıyorlar ve ellerindeki imkânlarla vatandaşa dokunacak hizmetler yapıyorlar. Alalım bunların paralarını ellerinden.’ İlk önce ne yaptılar? Belediyelerin sürekli bütün mükellefler için zırt pırt vergi affı, BAĞ-KUR affı, Sosyal Güvenlik affı çıkıyor. Belediyelerde de yaygınlaşmış, AK Partilisi, MHP’lisi, CHP’lisi fark etmiyor. ‘Nasılsa af çıkacak, şimdi ödeyince o parayı bugünden veriyorsun, bekleyelim, af çıkar, yapılandırırız’ diye hemen hemen hiçbir belediye vergi ve SGK borçlarını gününde ödemez olmuş. Bu hale Türkiye’yi AK Parti’nin yönetim anlayışı getirmiş. Bunlar geldiler, belediyelerin birikmiş SGK ve vergi borçlarının hemen onlara yollanan paralardan, devlet para yolluyor ya her ay, bütün belediyelere İller Bankası’ndan. ‘Derhal keselim’ dediler, kestiler. Belediyeler maaş ödeyemeyecek hale gelsin istediler, hizmet yapamayacak hale gelsin istediler. Baktılar hala yapıyoruz. ‘Nasıl oluyor?’ demişler, ‘Efendim biz kesiyoruz ama belediyeden kesiyoruz. Bu belediyelerin şirketleri var, bu belediyeler hizmetleri çoğunlukla şirketlerle yapıyor, elemanlarının çoğu şirketlerde, onu kesemiyoruz. Çünkü orası kamu kuruluşu değil.’ Meclis’e bir yasa getirmişlerdi, çok itiraz olunca geri çektiler. Dün akşam Meclis’ten çektikleri yasayı Cumhurbaşkanı Kararıyla, bu anayasaya aykırı, vergi ile ilgili bir düzenlemeyi kanunla yapmaları gerekir, kanunu getirdiler geri çektiler, itirazların olacağını biliyorlar. ‘Nasılsa bu tek adam rejimi, ben yaptım oldu.’ Kanun olacak şeyi Cumhurbaşkanı Kararıyla getirmişler ve bu sabah uyandığımızda şunu gördük. Bütün belediyelerin ve şirketlerinin devlete olan bütün borçlarına AK Parti’den almışız ya mesela, biz Kütahya Belediyesi’ni MHP’den almışız, Uşak Belediyesi’ni AK Parti’den almışız. Bu belediyelerin geçmişteki bütün borçlarına bugün faiziyle birlikte belediyelerimize yollanacak paradan kesiyorlar. Bunun amacı şu, belediye şirketlerini maaş ödeyemez hale getirecekler, hizmet yapılamasın. ‘Sonra Cumhuriyet Halk Partisi hizmetleri aksatıyor’ diyecekler. Selçuk Belediyesi’nin yüzde 60 geliri Meryem Ana Evi’nden, bütün dünya geliyor, onun otoparkında. Dün gece 03.00’da geldiler, o otoparka el koydular. Orası 1950’lerden beri belediyeler tarafından işletiliyor. 90’larda hukuki statüye bağlanmış, sözleşmeleri belediyeye verilmiş, 20 yıllık sözleşme AK Parti Belediyesi döneminde bitmiş, 2014-2019 arası. AK Parti sözleşmeyi beş yıllık yapmış, Selçuk’la. Sebebi ne biliyor musunuz? ‘Selçuk’u kazanırsak devam ederiz, kaybedersek ellerinden alırız’ diye. Selçuk’u biz alınca, süresi dolunca bu sefer AK Parti’de iken o otoparkı belediye işletiyorken, giriş parasını belediye alıyorken elbette bir tahsis bedeli sözleşmeye göre ödeniyor, elbette belli bir yüzdesi devlete bırakılıyor ama şimdi dediler ki ‘Hayır burasını biz işleteceğiz.’ Yahu belediyenin gelirinin yüzde 60’ı, 600 personel çalışıyor, Filiz Başkanımız, İpek Başkanımız, belediye başkanımız, ilçe başkanımız nöbet tuttular orada, gelmişler dün orada nöbet tutan Filiz Başkan, İpek Başkan hariç bütün personeli gözaltına almışlar, oraya el koymuşlar. Amaç ne? Selçuk Belediyesi’ni çalışamaz hale getirecek.
ÖNCE GÖNÜLDEN DÜŞTÜLER ŞİMDİ GÖZDEN DÜŞECEKLER
Bakın kreş kapatırken de aynı şey, memnuniyet var, ortadan kaldıralım. Burada belediye borçlarının yanına şirketleri ekliyor, belediye şirketleri de maaş ödeyemez hale gelsin diye. Selçuk’ta da aynı şeyi yapıyor. Temel yaklaşım şu, Sayın Erdoğan’a demişler ki ‘Bu CHP’li belediyeler iyi gidiyor. Geçen sefer 31 Mart zaferinde iyi hizmetin ödülüyle geldiler böyle giderse genel seçimler de elden gidiyor.’ Sayın Erdoğan da yapabileceği, alabileceği en yanlış kararı almış. Hani geçen sefer 31 Mart’ta, az bir farkla kazandığımızda seçimi iptal ettirme kararını kim aldırdıysa, hangi yanlış akılsa, aynı yanlış akıl, aynı kötü ruh, aynı iş bilmez kafa ki Erdoğan ‘Her şeyin sorumlusu ben’ diyorsa bu tamamen onun sorumluluğunda. Şimdi iyi hizmete engel olmaya çalışarak bizi yeneceğini sanıyor. Bu onlara felaket olacak, bakın burada iddiayla söylüyorum bu AK Parti’nin felaketi olacak. Altı ay sonra amaçlarına ulaşsınlar, CHP’li belediyeler maaş ödeyemez hale gelsin, sıkıntı çeksin, millet vallahi bile bu kötülüğe minnet etmez. Şöyle düşünür, ‘Oyu AK Parti‘ye verince iyiydi Tayyip Bey’ der, ‘Senin istediğini seçince iyiydi. Ben şimdi başka bir belediye başkanı seçtim diye sen benim çöpüm toplanmasın, çocuğum kreşe gidemezsin, bana sosyal yardım gelmesin… Hani eskiden sen kömür getiriyordun, makarna getiriyordun, bazı akıllar seni eleştiriyordu. Bize dokunuyordu ya. Şimdi bize sağ elin verdiğini sol el görmeden sosyal yardım yapılıyor, kartı var yoksulların. Yakacak yardımı, Ankara’da doğalgaz yardımı, Aydın’da et yardımı, her ay et dağıtıyor bizim belediyeler. Bunları elinden alıyorsun ya, bana böyle yaparak oyumu mu alacaksın? Önce bu yaptığım işlerle gönlümden düşmüştü şimdi gözümden düştün’ diyecek. Milletin gözünden düşmek üzereler.
KREŞ TARTIŞMASINI DOĞRU YERDEN YÜRÜTTÜK, GERİ ADIM ATTILAR
Bakın geçen hafta Grup konuşmasında da söyledim. Çok doğru bir yerden yaklaşıyorsunuz meseleye. Hiçbir şey yok. Yusuf Tekin denen şahsiyet kalkmış, gitmiş Batman’a. Batman’a gittin sen, kız çocuklarının okullaşma oranını konuş. Batman’a yeni okul yapmaktan bahset, öğrenci yurtlarından bahset, iyi eğitimden bahset. Batman’a de ki ‘Çocuklarımıza okullarımızda sıcak yemek vereceğiz’ de. Böyle bir şey bekler senden Batman. Atatürk’e saldırıyor, laikliğe saldırıyor, Cumhuriyet’in değerlerine saldırıyor. Olmadık laflar ediyor. Ne yapmaya çalışıyor? Okuldaki pislik, hijyen sorunu, üç çocuktan birinin okula kahvaltı yapmadan gittiği ve okuldan aç döndüğü, okulda parası olan çocukların şişe suyu içtiğini, parası olmayan çocukların tuvaletteki çeşmeden su içmek zorunda kaldığı konuşulmasın diye bizi laiklik tartışmasına çekmeye çalışıyor. Bizim laiklikle, Cumhuriyet’le, Cumhuriyet’in kurucu değerleriyle ilgili durumumuz, pozisyonumuz belli. Bu konuda zaten ne kendimizden, ne birbirimizden şüphemiz var. Yusuf Tekin’in bu oyununa gelmeyelim diye geçen hafta da söyledim. Biz eğitimdeki sorunları konuşmaya devam edeceğiz. Kreş tartışmasını doğru bir yerden yürüttük, üç gün içinde geri adım attılar. Nasıl aciz duruma düştüler gördünüz. Diyor ki ‘Bizim yazımızda kreş mi var?’ Dün bu kadar büyütüp gösterdim. ‘Belediyenin kreşleri’ yazmış. Bugün bir gazetede okudum, dün akşam bir televizyonda sıkıştıklarında ne yapıyorlar, ‘Efendim bizim için söylemiyorlarmış da bazı belediyeler varmış, orada LGBTİ’ler çalışıyor’. Allah Allah, sıkıştı mı LGBT, sıkıştı mı terörist çalıştırıyorlar belediyede, kreşte. Kardeşim kreşte terörist çalışıyorsa teröristi giderken ya da gelirken davet edersin, alırsın, paketlersin, yargılarsın hapse koyarsın. Terörist bu terörist. Nasıl oluyor da kreşte terörist çalıştırılıyormuş, o yüzden kreşleri kapatacakmış. Ama CHP bunun şiddetle üstüne gelince geri adım atmak zorunda kalmışlar. AK Parti’yi savunan gazeteci söylüyor bunu. Kreşte terörist çalışıyorsa, teröristin yeri hapishanedir. Kreşi kapatmak değildir ki o. Meselenin özü şu. Çok net. Bunlar çaresizliğin, baş edememenin, Cumhuriyet Halk Partisi’nin doğru yaptığı işlerle, daha doğrusunu yaparak rekabet edememenin sonucu. Bunları ne kadar yaparlarsa milletin gözünden o kadar hızlı düşecekler. Çok net söylüyorum.
YARDIMLARI 5 KATINA ÇIKARDIK
Tam 4,7 kat. Biz ‘Cumhuriyet Halk Partili belediyeler AK Partili belediyelere göre sosyal yardım ne kadar arttı’ diye baktık, 6 kat artıran var, 4,5 kat artıran var, 3,5 kat artıran var. Türkiye ortalaması 4,7 kat. Neredeyse 5 kat artırmışız sosyal yardımları. ‘CHP elinizden alır, oy vermeyin ha. Bunlar gelirse bu yardımdan olursunuz’ diyorlardı ya. Tam 5 katına çıkarmışız.
SEÇİMLERE HAZIRIZ
Yarın olsa hazırız. Bugünden razıyız. En erken zamanda istiyoruz seçimi. Erken seçim istiyoruz. Hatta bir teyze şöyle bağırdı bana. Neredeydi, şimdi hatırlayamıyorum. ‘Özgür Bey, erken seçim istemiyoruz’ dedi. Ben de baktım, herkes erken seçim derken, bu teyze ne diyecek bana diye. ‘Derhal seçim istiyoruz’ dedi. Derhal seçim. Biz de artık memleket bu hale geldikten sonra derhal seçim istiyoruz.
'HÜKÜMETİ UYARIN’ DİYE OY İSTEDİM AMA ASGARİ ÜCRETE ZAM YAPMADIKLARI GÜN ‘ERKEN SEÇİM’ DEDİK
Komik olurdu, çünkü bir veya iki gün önce son gittiğim herhalde diyelim ki Marmaris’te ya da Kilis’te, Afyon’da, Kastamonu’da, her yerde mikrofonu almışım, seçmenin karşısına geçmişim, demişim ki; ‘Bu bir yerel seçim. Bu seçim hükümete kırmızı kart göstermiyorsunuz, sarı kart gösteriyorsunuz. Ben sizin sorunlarınızı konuşuyorum. Bu seçimden sonra AK Parti, bu seçimi kaybederse erken seçim çağrısı yapıp da hükümeti değiştirmek gibi bir talebimiz yok. Korkmadan oy verin’ demişim seçmene. Ben bu seçim sonucunu araçsallaştırarak, bunu bir kırmızı kartmış gibi değil, ‘Siz uyarın hükümeti’ dedim. Yüzde 38 oyun içerisinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu söylemine güvenen, bir erken seçimi yani ‘Bu seçimi AK Parti kaybederse yeniden bir seçim ortamı mı olacak?’ diye tedirgin olanların ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı iyi diye oy verenlerin tedirginliğini ortadan kaldıran bir söz verdim seçmenlere. Seçim gecesi de dedim ki; ‘Bu seçim sonucunu araçsallaştırarak bir erken seçim talep etmiyorum. Hükümetin karşısında birinci partiyiz şu anda. Ama şu anda ana muhalefet partisiyiz. Vatandaşın sorunlarını dile getireceğiz, mücadele edeceğiz, sorunları çözerse ne ala ama çözmezse en sert muhalefeti yapacağız ama vatandaşın geçim derdi var, geçim olmazsa seçim olur’ dedim. Ardından da bir ay sonra tematik mitinglere başladım. Nereden başladım? Rize’den çay mitingi yaparak başladım. Türkiye’de şu ana kadar, bakın bir yerel seçimden sonra yıllarca mesela geçen yerel seçimden sonra ilk miting ne zaman yapılmış diye bakarsanız, bırakın bir ayı iki-iki buçuk sene miting yok. Ben bir yıl içinde 14 tane miting yapmışım, tematik mitingler yapmışım ve vatandaşın derdini dile getirmişim. Ankara’daki o Emekli Mitingi… A Haber kamerası böyle koşuyor, ne arıyor biliyor musun? Mitingde genç CHP’li yığma arıyor ki haber yapacak. Dilleri çıktı, bulamadılar. O kadar yoksul ve o kadar yorgun ve o kadar üzgün bir kitle vardı ki meydanda. 110 bin emekli. Gebze‘deki Emekçi Mitingi... Sözümün özü şu, bizim yaptığımız iş şu: Ben yerel seçimde ‘AK Partililer, MHP’liler korkmadan oy verin, bu bir genel seçim değil’ dedim diye seçim akşamı demedim. Ama Mayıs’ın 10‘undaki ilk tematik mitingle başladık, Haziran’a doğru ‘Geçim olmazsa seçim olur, asgari ücrete zam, emekliye zam’ dedim. Emekliye 10 bini 12 bin 500 yaptılar. 10 bin lira olduğu gün 25 kilo dana kıyma alıyordu, bugün 20 kilo dana kıyma alamıyor. Asgari ücrete zam yapmadılar, zam yapmadıkları gün ‘Bu maaşla geçim olmaz. Bundan sonra çare yok, seçim olur’ dedim, o günden beri de diyorum.