Ekrem İmamoğlu’ndan Ahmet Türk’e ziyaret

Mardin'e Ahmet Türk'ü ziyarete giden Ekrem İmamoğlu'na, CHP Genel Başkan Yardımcıları Gül Çiftçi, Gökçe Gökçen, Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere de eşlik etti.

Destek ziyaretinin ardından bir arada açıklama yapan Türk ve İmamoğlu, adalet ve demokrasi için omuz omuza oldukları mesajını verdiler. 

Ortak açıklamada ilk sözü alan Ahmet Türk'ün açıklaması şöyle:

Bugün bizler için büyük bir onurdur. Sayın başkanımız bizi ziyaret etmek üzere Mardin'e geldiler. Kendilerine ve beraberindeki arkadaşlara çok teşekkür ediyoruz. Gelişleri, bizleri ziyaret etmesi, bizler için büyük bir onur. Türkiye’deki gelişmeleri hepimiz dikkatle izliyoruz. Kayyum siyasetiyle bu ülkenin demokrasiye kavuşmasında imkan yok. Gönül isterdi ki barışçıl, kucaklayıcı bir sürecin gelişmesidir. Adaletin, eşitsizliğin ortadan kalktığı bir sürecin gelişmesidir. Hepimiz demokrasiye inananlar bunu çabası içindeyiz. İnanıyorum ki, çok kısa bir sürede bu ülkeye demokrasi gelir. Halklarımız kucaklaşır, ötekileştirilen politikalardan vazgeçilir. Adaletin ve eşitliğin olduğu bir düzen sağlanmış olur. Şunu da ifade etmek istiyorum, belki bu biraz kişisel bir şey, evim herkese açık. Burası İbrahim Halil sofrasıdır. Gönlünde barış yatan bu ülkede kucaklaşmayı kardeşliği esas alan herkesi misafir etmek istiyorum.

Ahmet Türk'ün ardından söz alan İmamoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar:

Türkiye'de yerel demokrasinin çok güçlü olmasını ve yerelden büyük bir kalkınmayı hedefleyen ülke olmalıyız. Yereldeki kalkınmanın da yegane adresi açıkçası yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimleri güçlendirmediğiniz zaman, ama bir belde ama bir ilçe ama il büyükşehir farketmez, orada gerçekten kalkınmayı sağlayamazsınız. Bu manada bütçe olarak güçlendirilmesini yetkilerinin arttırılmasını yereldeki o güçlü yapının varlığıyla ülkenin tamamına yayılacak olan zenginleşmeyi, insanların daha iyi bir eğitim almasından tutun, kreşlerinden sosyal yardımlaşmasına varıncaya kadar, yerel hizmetlerin en güçlü seviyeye ulaşması ki dünyadaki örnekleri de böyle, bu şekilde olabilir bu şekilde mümkündür. Biz ülkemizde yerelde güçlenmeyi, yerelde yetkilerin daha fazla olmasını konuşurken, ne yazık ki uzun yıllardır tam tersin yaşadık. Yerelde yetkiler kısıtlandı. Hatta bugün Türkiye'de artık yerel yönetimlerin bütçeleri sadece maaş ödeme seviyesine kadar inecek şekilde bir basiretsizlik yaşanmakta.
 

Şimdi biz bu sorunları çözmeyi, bu sorunları tekrardan iyileşmeye dönük bir seviyeye adım atmayı hesaplamak veya bu hedefleri koymak yerine ne yazık ki Cumhuriyetimizin 101'inci yıl dönümünde yani ikinci yüzyılına güçlü bir adım atalım derken, daha ilk günlerinde biz kayyumu konuşuyoruz. Yani seçme seçilme hakkının gasp edilmesini konuşuyoruz. Seçme seçilme hakkının yoksa sayılmasını konuşuyoruz. İnsanlarımızın yetkilerinin elinden alındığında gerçekten bu ülkeye olan inancı azalıyor ve en fazla da bu ülkenin çocuklarını ve gençlerini etkiliyoruz. Onlar geleceği umutla bakmakta sıkıntı çekiyorlar.

Bizi mahcup eden bir durumdur. Türkiye Cumhuriyeti devletimizi, milletimizi dünyaya ne yazık ki itibar noktasında kayba uğratan bir durumdur. İşte bütün bunlardan sıyrılmak adına biz bugün bir dayanışma içerisindeyiz.
 

Burada bulunan hiçbir mevkiidaşım bir koltuk sevdası uğruna burada değildir. Tam aksine her birimiz bu ülkenin iyiliği, bu memleketin birliği, beraberliği, bölünmez bütünlüğünü, bu güzel vatanın, bu cennet vatanın her ferdine zenginlik yaşatmasını, hür ve özgür olmasını, her bebeğin, her çocuğun güven olduğu bir memleketin varlığı bizim önceliğimizdir. Bunun olması için de gerçekten adalet ve demokrasi çok önemli hususlardır. Bunun tesisi için sırt sırtayız, omuz omuzayız.

Bugün bu uygulamayı yapan iktidar ve iktidar mensuplarının da büyük bir bölümünü mahcubiyetini görüyorum. O partide siyaset yapan, vekillik yapan bir kısım insanların fanatik düşünen, insanların dışında büyük bir mahcubiyet duyduklarını görüyorum. Dolayısıyla buradan iddia ediyorum ki, belki de siyasi sayıklarla konuya tam hakim olmadan bu süreci destekleyen bu ülkede en fazla yüzde 20-25 insan vardır. Tekrar ediyorum. Siyasi sahiplerine bu konuyu anladığında, bu konuyu hissettiğinde hiçbir zaman yüzde 5'in onun üstüne çıkmayacak taraf bulacaktır. Bu durumda biz şunu söyleyelim. Bu ülkede bugün belki Cumhuriyet Halk Partili, belki DEM Partili belediye başkanlarını uğradığı hukuksuzluğu savunuyoruz. Ama bilinsinler ki, geleceğe dair Türkiye'de hukukun tesisi, eşitliğin, birlikteliğin, huzurun, barışın ve her vatandaşının eşit hisseler olduğu bir ülkenin tesisi noktasında aslında biz bugün gelecekteki bütün belediyelerin bütün yerel yöneticilerin, bütün belediye başkanlarının hukukunu savunuyoruz.

Gelecekte kimsenin başına bu hukuksuzluk gelmesin diye bugün buradayız. Dolayısıyla Ahmet başkanımıza, kıymetli yol arkadaşlarına, siyasi yol arkadaşlarına bugün özellikle kendi ailesiyle bize kapılarını açtı, sofralarına açtı. Birlikte hem dertleştik hem konuştuk. Hem ülkenin geleceğini, barışın huzurlu konuştuk.